Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Dergimizin bu sayısı elinize geçtiğinde, sizler Ramazan Bayramı’nı idrak ediyor olacaksınız. Bu vesileyle sizlerin ve yüce milletimizin bayramını kutluyor, bu bayramın Türk- İslam âlemi için birliğe, dirliğe ve hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bu sayımıza geçtiğimiz günlerde vuslata eren, medeniyet dünyamızda derin izler bırakarak unutulmayacak bir yer edinen Alev Alatlı’yı andığımız bir yazıyla başlıyoruz. Oktay Yivli, Alatlı’nın romanlarından hareketle onun topluma bakışını, modernite içerisinde sıkışan okura sunduğu farklı dünyaları dile getiriyor. Bu büyük yazara bir kez daha rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum.Bu ayki sayımızda son dönemlerde sıkça tartışılan fakat tartışıldıkça daha karmaşık hâle bürünen Yapay Zekâ konusunu işliyoruz. Bu kavram hayatımızın her alanında sık sık gündeme geldiğinden bu yana, büyük bir gelişim, değişim gösterdi. Bu baş döndürücü dönüşüm hızı, yapay zekânın sanatla kurduğu ilişkiyi tespit etme konusunda birçoğumuzu çaresiz bıraktı. Dolayısıyla biz de bu dosya ile yapay zekânın sanat ve edebiyatla olan ilişkisine bir bir çentik atmak, bir işaret koymak istedik. Çünkü karşımızda, henüz kavramsal çerçevesi çizilmemiş bir durum var. Dosyanın ilk yazısı Serkan Can Hatıpoğlu’na ait. Hatıpoğlu, yapay zekânın sanatla kurduğu bağa değinerek bu alanda neleri değiştirdiğini ele alıyor. Yapay zekânın sanatla ilişkisine estetik bir pencereden bakıyor. Hakan Demir ise yapay zekâyı müstakil bir sanatçı olarak görmek yerine bir yardımcı araç olarak görmenin daha doğru olduğunu söylüyor. Fakat geleceğin tekinsizliğine de bir şerh düşüyor. Serap Uğur, yapay zekânın eğitimde nasıl kullanılması gerektiğine dair önemli ipuçları veriyor. Gerekli bilgiler verildiği takdirde yapay zekâların öğrencilerin kendilerine özel bir eğitmeni, destekçisi olabileceğinin altını çiziyor. Cihan Yurdaün, yapay zekânın şiire nasıl tesir edebileceğini kendi tecrübeleri üzerinden aktarıyor. Şiirlerinden yola çıkarak yapay zekâ ile oluşturduğu görselleri okurlarımıza sunuyor. Muhammed Atakur, yapay zekânın insanoğlunun ölümsüzlük arayışında bir basamak olduğunu ve pek yakında Hüseyin Rahmi’nin yeni bir romanıyla karşılaşabileceğimizi yalın bir dille anlatıyor. Enver Aykol ise yapay zekânın dil becerisini yahut yazma yetisini tartışmak yerine yapay zekâ metinlerinin işlevine odaklanmamız gerektiğini söylüyor. İnsanların yazdığı metinler ile yapay zekânın yazıları arasındaki farklara dikkat çekiyor. Dosyamızda ayrıca yazar, şair, çevirmen ve akademisyenlerle yaptığımız bir soruşturma da yer alıyor.
Süleyman Doğan, bu sayımıza, geçen ay rahmet-i rahmana uğurladığımız, Türk sosyolojisinin mihenk taşlarından Orhan Türkdoğan’ı andığı yazısıyla destek veriyor. Sadık K. Tural’ın bendenizin hikâyelerini incelediği yazısının devamı da bu ayki sayımızda. Vefat yıl dönümünde Erol Güngör’ü, İsmail Hakkı Tanrıverdi’nin hatıralarla bezenmiş yazısıyla anıyoruz. Yusuf Alpaslan Özdemir ise bu ay da eleştiri notlarına devam ediyor.
Bu ay Nurullah Genç, Tarık Özcan, Şadi Oğuzhan, Şahin Kabakuş, Oğuzhan Gündüz ve M. Sadi Karademir dergimizin sayfalarını şiirleriyle süslüyorlar.
Bu ayki kitaplık bölümümüz ise hayli kabarık. Herkese iyi okumalar dileriz…
top of page
100,00 ₺ Normal Fiyat
80,00 ₺İndirimli Fiyat
bottom of page